1934 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Yapaltın köyünde doğdu. Turan Dursun, imam olan babası tarafından beş yaşındayken Ağrı’nın Tutak ilçesinde, kendisine Arapça okutacak hocaların yanına verildi. 8-9 yaşlarında Kürt mollalarının ve şeyhlerinin yanına bırakıldı. Bu arada Arapça okurken Kürtçe’yi de öğrendi. Daha sonra Erzurum ve Muş illerine bağlı köylerde Kürt ve Çerkez hocalarda eğitim gördü. Okuma-yazmayı ancak 1955-57 yıllarında askerlik yaptığı sırada öğrendi. İlkokul diplomasını ise terhis olduktan sonra, dışarıdan sınava girerek aldı. Bir süre İstanbul’da yüksek dereceli öğrencilere ve hocalara İslami ders dallarında Arapça eğitim verdi. Müftülük sınavını kazanan Turan Dursun, sırasıyla Tekirdağ, Sivas, Tokat, Manisa, Sinop illerinde ve ilçelerinde vaizlik ve müftülük yaptı. 1966 yılında TRT’ye geçen Dursun, dini birçok program hazırladı. TRT’de hazırladığı programlar eleştirilerek, Evrim Teorisi’ne yer verdiği ve dinsizlik yaptığı gerekçesiyle yayından kaldırıldı. 6 Eylül 1990’da faili meçhul bir suikastle öldürüldü.

Eserleri :

- Kur'an Ansiklopedisi, 8 cilt

- Din Bu I-II-III-IV /Tabu Can Çekişiyor

- Kutsal Kitapların Kaynakları 1-2-3

- Kulleteyn

- Allah

- Kur'an

- Dua

- Şeriat Böyle

- Müslümanlık Ve Nurculuk

- Ünlülere Mektuplar

- İlhan Arsel'e Mektuplar

- Hayatını Anlatıyor

Babam BOP için engeldi

İslam hakkındaki farklı ve eleştirel yaklaşımıyla tanınan ve 1990 yılında öldürülen Turan Dursun 'un oğlu Abit Dursun, faili meçhul cinayetlerin işlendiği süreçte, ''laikliğe sıcak bakmayanların iktidarda'' olmasının bu cinayetlerin aydınlatılmasını güçleştirdiğini vurguladı. Abit Dursun, ''Cumhuriyet değerlerine bağlı yöneticiler olsaydı, yabancı kaynaklı olsa bile çok kısa sürede bu suikastlar aydınlanırdı'' dedi.

Abit Dursun, faili meçhul cinayetlerin hedefi olan aydınların, kendi alanlarında etkin isimler ve toplumu çok derinden etkileyecek söyleme sahip oldukları için ''devre dışı'' bırakıldıklarına işaret etti. Turan Dursun'un son dönemlerde gündeme getirilen Büyük Ortadoğu Projesi ve Güneydoğu Asya'da yaşama geçirilmek istenen projelerin ''önünde engel'' olduğunu belirten Abit Dursun, ''Dinler bazında oynanacak oyunun yaşama geçirilebilmesi için din konusunda uzman Turan Dursun'un ortadan kaldırılması gerekiyordu. Çünkü sadece İslam değil tüm dinler konusunda uzmandı Turan Dursun. Din kartlarıyla yaşama geçirilecek proje önündeki engel olarak görülen Dursun ortadan kaldırıldı'' diye konuştu.

''Faili meçhul cinayetlerin hedefi olan tüm aydınlar, ABD'nin ve Avrupa'nın yaşama geçirmek istediği oyunlara karşı, toplumu etkileyebilecek, toplumsal duyarlılığı arttıracak ve bu projelerin önüne set koyabilecek güçteydiler. Bu nedenle işlenen cinayetlerin planlı olduğuna inanıyorum'' diyen Abit Dursun, ''Yabancı ülkeler bu cinayetlerde taşeron olarak kullanıldı. Kiminde Suriye, kiminde İran, kiminde ise Almanya kullanıldı'' dedi.

Aydınlara yönelik suikastlarda İran'ın etkisine de işaret eden Abit Dursun, ''İran'ın devrim ihracı projesi vardı. Türkiye'nin laik ve aydınlanmacı yapısı Kafkaslar'daki cumhuriyetleri etkilemekteydi. İran da bazı militanlara birtakım üslerde eğitim yaptırdı. Bunlar 1990'lı süreçlerde Türkiye'ye gönderildi ve gerçekleşen suikastlarda rol aldılar'' diye konuştu.

Abit Dursun, devlet görevlilerinin bu tür cinayetlere yaklaşımını ise şöyle değerlendirdi: ''Devlet sabit ama yönetimdekiler sürekli ve değişkendir. Bu nedenle yöneticilerin olaylara bakışı da farklı olabiliyor. Suikastların yaşandığı süreçte, laikliğe sıcak bakmayanların iktidarda olması, cinayetlerin aydınlatılamamasına ve üzerine gidilmemesine yol açtı. Cumhuriyet değerlerine bağlı yöneticiler olmuş olsaydı, laiklik konusunda duyarlı olanlar işbaşında olsalardı, çok kısa sürede bu suikastlar aydınlatılırdı. Yabancı kaynaklı olmuş olsa bile.''

Joomla templates by a4joomla